70’li
yıllarda ne çok giderdim, (tabi giderdim derken götürülürdüm, çünkü küçüktüm)
İstiklal’e. Hala da gidiyorum. Mutlaka bir tiyatro, opera veya konser izlemek
AKM’de. Sonra İstiklal caddesi. Hemen git, Saray muhallebicisinde yemek ye,
arkasından İnci’de profiterol. O unutulmaz tat. İstiklal demek tiyatro, opera,
konser izlemek ve profiterol yemek demekti benim için. Daha 8 veya 9
yaşlarındaydım bu anlattıklarımla tanıştığımda. O yıllarda hafta sonu
geldiğinde, yapmayı en çok sevdiğim şeylerdi. Çevremden bildiğim kadarıyla
bizim jenerasyon için bunlar çok değerliydi o zamanlar. Bazen bir buluşma
noktası, bazen şahane lezzet, bazen de sadece oraya uğrayamayasam bile, onun
orada olduğunu bilmekti. Gidemediğim zaman bile o oradaydı, bilirdim.. Şimdi
İnci yok, İstiklal yok, Taksim yok, en kötüsü İstanbul yok. Birçoğumuz için
gençliğimizin sembolleri, değerleri, önemli hatıraları vardır. İşte, İnci o
önemli gençlik hatırasıydı benim için. Şimdi ise o hatırayı, beni, İstiklal’i
yok ettiler, hatta çocukluğumu aldılar.
Eğer
yapılması gereken bir durum varsa bile, bunu daha az rahatsız edici yollarla,
yağmalama yapmadan çözmek zor olmasa gerek. Hç kimsenin hatıraları, tarihi yok
etmeye hakkı yok. Yavaş yavaş istanbul hatıralarının, değerlerinin ve en
önemlisi tarihin yok edilişini izliyoruz. İnci pastanesi ile ilgili
televizyonda son gördüğüm, sokağın ortasında ürünlerinin dağıtıldığı idi.
Yeyin, yeyin diyen bir adam. Neyi yok ettiklerinin bilincinde bile olmayan,
tarihe önem vermeyen, değerleri bilmeyen bir adam. Maalesef inci ile ilgili
herkesin zihninde bu görüntüler kaldı. Ama ne yaparsanız yapın, benim
kafamdaki, kalbimdeki İnci’yi yok edemeyeceksiniz. Bir tarihi yok etmek, o
ülkenin kültürünü yok etmek demektir.
Yaptıklarınız
için değil, sizin için üzülüyorum. Kadir kıymet bilmediğiniz, tarihe önem
vermediğiniz için……………
Ablamın çocukluğunun eskimeyen eskisi İnci.
YanıtlaSil