Anlatılmaz
yaşanır… Denizi, denizdeki taşı, berraklığı, gökyüzü, orada gökyüzü bile bir
başka. Gece şezlonga uzandığınızda sayamayacağınız kadar yıldız görürsünüz. (böyle
söylüyorum çünkü Marmara Ereğlisi Kamaradere’deki yazlığımızda geceleri rahatça
sayabileceğiniz kadar az yıldız var gökyüzünde). Hele köyün içi,
restaurantları, şirin cafeleri, ufacık yat limanı. Selimiye için söylenecek
daha çok şey var aslında, fakat ne söylesem ne yazsam orayı anlatmak zor. Yakın
zamana kadar çok fazla bilinmeyen ama son birkaç yıldır çok bilinen ve gidilen
bir tatil beldesi. Son yıllarda çok kalabalık olmaya başladı, tabi eski yüzünü
de kaybetmeye başladı. Her geçen gün eski sadeliğini kaybediyor.
Selimiye’nin
eşim ve benim için ayrı bir önemi ve yeri var. Tabi bununda bir hikayesi. 1997
yılında Marmaris’te uzun yıllardır yaşayan arkadaşlarımızın yanına tatil için
gitmiştik. Arabayla gittiğimiz için çok yerini gezme fırsatı bulduk.
Arkadaşlarımızla, bir hafta sonu, tekne ile açılmak üzere Bozburun’a gittik. Şahane
bir tekne gezisi yaptık ve anlatılamayacak kadar güzel koylarda denize girdik.
Tekne gezisi bittiğinde eşimle Bozburun’u çok sevdiğimizi ve orada 1 gece
kalmak istediğimizi arkadaşlarımıza söyleyince, onların da 20 yıldır tanıdığı
bir pansiyona yerleştik. Bozburun’u mutlaka anlatmak gerek ama onu başka bir
yazıda paylaşacağım.
Neyse lafı
fazla uzatmayayım, o geceyi Bozburun’da geçirdikten sonra, Marmaris’e dönelim
dedik ve yola çıktık. Sabah çok az kahvaltı ettiğimiz için nerede yemek yesek
derken, Selimiye çıktı karşımıza. Hadi köyün içine girelim dedik ve denizin
kenarında küçük bir balık lokantası gördük. Sonradan Salim bey’in işlettiğini öğrendiğimiz denize sıfır balık
lokantası. Hadi balık yiyelim dedik, şansımıza Çipura varmış, hemde deniz
çipurası, taze dedi Salim. Hemen siparişi verdik, yanına kalamar ve salata. O
gün bugündür o Çipura’nın tadı hala damağımdadır, öyle bir balık yemedim bir
daha. Yemeğimiz bittiğinde çoktan orada kalma kararı almıştık eşimle, hiç
olmazsa bu gece kalalım dedik. Salim’e sorduk, kalacak yer varmı? diye. Salim
bize köyün içinde Balıkçı Kardeşler diye bir otelin olduğunu söyledi, bir
bakalım diye gittik otele. Gittik ama bir üst katta birkaç oda var, fakat
yatmak imkansız. Hava zaten çok sıcak ve o zaman klima falan da yok. Dedik
burada kalamayız. Neyse Salim’e geri döndük ve bir çay içtik. Ama hala kalmak
için çözüm üretmeye çalışıyoruz, tam o sırada Behice teyze dedikleri biri
geldi, 60-65 yaşlarında, oldukça güleryüzlü. Salim bizimle tanıştırdı. Bizim
orayı çok sevdiğimizi ve o gece orada kalmak istediğimizi söyledi. Behice teyze
aramayın evladım, bakın karşıdaki ev “2 katlı kocaman bir evi işaret ederek”
benim, gelin sizi misafir edeyim dedi. Biz de olurmu falan derken Behice
teyzede kalacağımız kararı verildi. O gece onun evinde misafir olduk, meyvalar
çıkardı, hatta bize rakı bile ikram etti. Ama bir yandan da çocuklarım duysa
böyle bir şey yaptığımı bana çok kızarlar diyordu. Sonunda Behice teyzenin
misafirperverliği karşısında o gece orada kaldık. Sabah kalktığımızda kahvaltı
bile hazırdı. Kahvaltıdan sonra teşekkür edip evinden ayrıldık. Köye gidip
birer kahve içip Marmaris’e geri döndük.
Böylece
Selimiye köyünü keşfetmiştik ve ondan sonraki yıllarda da hala her yıl oraya
tatile gideceğimizi bilmiyorduk. Yıl daha önce de söylediğim gibi 1997,
Selimiye o zaman çok daha şirin, çok daha sakin ve güzeldi. Kalacak bir tane
otel vardı. Şimdi ise otel ve pansiyon dolu, akşamları kalabalıktan adım atacak
yer kalmadı. Buna rağmen hala çok güzel ve biz hala her yaz tatili için oraya
gidiyoruz. Lokantalar, cafeler, butikler, hediyelik eşya dükkanları arttı.
Bazen bencillik yapıp keşke kimse keşfetmeseydi diyorum.
Her yaz
tatile gittiğimizde mutlaka Behice teyzeye uğrar, bir kahvesini içeriz. O da
uğramamıza çok sevinir, bize çok hayırlı insanlar olduğumuzu söyler. Onu çok
seviyoruz ve hala dünyada böyle insanlar olduğunu bize gösterdiği için teşekkür
ediyoruz.
Artık
tatillerimizi sevgili Esra ve Günay’ın birlikte işlettkleri Mavideniz Selimiye,
Aslan apart’ta geçiriyoruz. Her yıl gittiğimizde heryerden tatile gelen orada
tanıştığımız ve her yaz karşılaştığımız insanlarla beraber oluyoruz. Herkes
birbibirini tanıyor. Akşamları yemekler yeniyor, sabahları kahveler içiliyor.
Hoş sohbetler yapılıyor, köye indiğimizde birçok kişi selam veriyor.
Kısacası
Selimiye anlatılamıyor, YAŞANIYOR…
Bizim kaldığımız yer de burası.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Yorumlarınız benim için çok değerli, şimdiden teşekkür ederim.