Sanırım daha
6 yada 7 yaşlarındaydım. Yani 1970- 1971 yıllarından söz ediyorum. Çocukluğum,
eski Topkapı’da geçti. Bizim sokaktan, gündüz ve akşamüzeri, sesini oldukça
rahat duyabildiğim kadar bağıran bir amca geçerdi. Yaz aylarında gündüz, tadını hala unutamadığım ve hiçbir
dondurmada bulamadığım kaymak dondurma, akşam üzeri de iki omuzunda aşağı doğru
zincirle sallanan, içinde yoğurt olan bakraçlar ile yoğurt satan amca.
Yoğurt’un tadı şimdiki yoğurtlarda yok tabi ki. Üzerindeki kaymak ise hiç yok. Onun
günün iki ayrı zamanında, herkese duyurmak için bağırması, dondurmasının ve
yoğurt’unun tadı, hala dün gibi hatırladığım çocukluk hatıralarımdan bir
tanesidir. Oturduğumuz evin penceresinin altına koşup, babaanne 10 kuruş ver,
dondurmacı geçiyor dediğimi ve o günleri çok iyi hatırlıyorum. Bütün çocuklar
dondurmacı amcanın başına toplanırdı, kimi bir top, kimisi iki top yerdi. Bizim
çocukluğumuz bir başkaydı. Çünkü biz sokaklarda oynadık. Evcilik oynardık ki, o
zamanlar oyuncak falan yoktu, ya da seksek, lastik atlamaca. Şimdi ben yeni
nesil için üzülüyorum. Sadece bilgisayar başında veya okulda geçiyor zamanları.
Teknolojiden uzaklaşma ihtimalleri yok, çünkü teknoloji olmazsa bugünkü
çocuklarda çağı yakalama şansları da az. Herşey bilgisayar ve teknoloji maalesef.
Birkaç dil birden öğrenmeleri gerekiyor. Hele şimdi daha çocukluklarını bile
yaşayamadan doğru okula. Çok çabuk büyümeleri isteniyor onlardan.
Keşke
onlarda bizim oyunlarımızın tadına varabilseler, bizim kadar şanslı
olabilselerdi……….
Ne kadar da güzel çocukluğum şimdi ne anılar harıtladım.Güzel bir yazı ablacığım...
YanıtlaSil